Muhteşem Ata Tohumu Projemiz Yarın Sizlerle
Nesilden nesile ulaşacak bu çalışmamızla yine ilklere imza atıyoruz...
✅Yarın Saat 10:00’da Belediye Meydanında ÜCRETSİZ olarak 70 Bin Fide dağıtıyoruz...
✅Karacaören Domatesi
✅Meşhur SANDIKLI Biberi
✅Güre Patlıcanı
Balkonlar Bahçeler yeşillenecek…
Körebe
Bağladın gözlerimi görmüyorum önümü
Aklım fikrim karıştı kaybettim bak yönümü
Mum ile arattırdın bana geçen günümü
Oyun mu oynuyorsun söyle bunun adı ne
Ürkek ceylanlar gibi aşk bağına girmişken
Bir avuç yüreğimi ellerine vermişken
En mukaddes varlığı tam önüne sermişken
Kavgaya doymuyorsun söyle bunun adı ne
Ufukta bir ışık yok her yer zifiri kara
Ettiğin bunca zulüm canı düşürür dara
Kapanır mı sanırsın açtığın derin yara
İlacı koymuyorsun söyle bunun adı ne
Senin alay ettiğin dumanımdı közümdü
Vuslata mühlet biçmek en hayırlı çözümdü
İşittiğin laf değil namus şeref sözümdü
Feryadı duymuyorsun söyle bunun adı ne
Çöz artık gözlerimi boşuna yorma beni
Yaptığın büyük gafla sararttın bak gül teni
Eğer bu bir oyunsa söbeledim ben seni
Oyun mu oynuyorsun söyle bunun adı ne
Safiye Samyeli
Bir İhtimal de mi Yok
Gem vurdum duygulara sözümü dinlemiyor
Şafak sökene kadar ok yaydan çıkabilir
Verdiğim nasihati içinde demlemiyor
Kurduğum tüm bentleri bir anda yıkabilir
İmkansızın peşinde koştuğunu biliyor
Sığmıyor ki içime yüreğim dar geliyor
Dillenmeyen bu yara astarını deliyor
Sevgi dolu sözlerim dilimden akabilir
Aylardır kaçtım senden hep gizinde süründüm
Ne bir karşına çıktım ne gözüne göründüm
Kurtulayım dedikçe aşk derdine büründüm
Yad eller Mecnun diye bir lakap takabilir
Aşkın deletti beni özümü sevgin yaktı
Anlatamadım derdi dilimden sitem çıktı
Kırdım yârimi diye gözden kanlı yaş aktı
Görenler deli deyip canımı sıkabilir
İster sözümü dinler ister isen savarsın
İster seversin beni ister isen döversin
İster kınarsın beni ister isen kovarsın
Taş olsa bile belki çenemden bıkabilir
Saklamıyorum artık içimde ki bu gizi
İlk gördüğümden beri seviyorum ben sizi
Deme ki; sen evlisin etme zalımın kızı
Efkârım bu cihani inan ki yakabilir
Safiye Samyeli
Taş Yerinde Ağırdır
Sırtına iki yorgan bir de yün yatak sarar
Düşer bilinmez yola Anadolu insanı
Adım adım dolaşır kendine rızık arar
Bulduğuna şükreder Anadolu insanı
Anadolum gibidir saf ve berraktır yüzü
İncitmez hiç kimseyi o gördüğün kapıcı
Ekmektir onun derdi söylemez yalan sözü
Sanma kimseye çatar o gördüğün kapıcı
Bodrum da olsa bile artık bir evi vardır
Karısı onun için hem dostu hem de yârdır
Her şey tamam olsa da sıla döşünde hardır
Hasret içinde yatar o gördüğün kapıcı
Sabah beşte uyanır hemen havaya bak
Bir çırpıda giyinir ayağa çizme takar
Gelberiyle kül çeker kaloriferi yakar
Kazana kömür atar o gördüğün kapıcı
Sepeti takar kola market market dolaşır
Peşinden koşup gelen itler ile dalaşır
Aradığı ürüne bir bakkalda ulaşır
İşini sıkı tutar o gördüğün kapıcı
Elinde bir süpürge her gün temizlik yapar
Nerde bir çöp görürse eğilir hemen kapar
Ne üç kağıttan anlar ne doğruluktan sapar
Sanma ki sizi satar o gördüğün kapıcı
Dost zanneder herkesi dört el ile sarılır
Bin bir türlü laf duyar ne küser ne darılır
Çaktırmaz belki ama gururu çok kırılır
Tükrüğünü zor yutar o gördüğün kapıcı
Senin benim evim de hizmetçidir karısı
Her kahrını çekse de beş kuruştur darası
Oysa onun içinde canının can yarısı
Bil ki Mecnun'dan beter o gördüğün kapıcı
Giymediğin urbayı koyarsan çöp yanına
Bir haftalık yemeği sürersen hep önüne
Rus salatası ister sorarsan kep gününe
Dumansız yanar tüter o gördüğün kapıcı
Baş yastığa düşünce bir kul hatrını sormaz
İşi düşmese kimse gelip kapıyı vurmaz
Ölse gitse garibim zengin farkına varmaz
Mum gibi erir biter o gördüğün kapıcı
Taş yerinde ağırdır git kardeşim köyüne
Kadir kıymet bilmeze hizmet senin neyine
Benden de selam söyle yönetici beyine
Bir gün elinden yiter o gördüğün kapıcı
Kapıcılar olmasa sosyetede harp çıkar
Karıları olmasa evinize kurt akar
Kokoş hanımlarınız size bile zor bakar
Sana bana beş çeker o yerdiğin kapıcı
Safiye Samyeli
Sahi Bana Kıyar Mısın
İçerimde bir his var aylardır atamadım
Bu duygunun yerine güveni katamadım
Baş koysam da yastığa huzurla yatamadım
Sessiz çığlıklarımı duyar mısın sevdiğim
İkrarımızdan bir gün cayar mısın sevdiğim
Korkuyorum bu aşk da yolda kalırsam diye
Sol yanımdan derin bir yara alırsam diye
Çıktığım girdaplara geri dalarsam diye
Sana olan sevdama kıyar mısın sevdiğim
İkrarımızdan bir gün cayar mısın sevdiğim
Düşersem kör kuyuya boğulurum çıkamam
Söner bu aşk meşalem bir daha hiç yakamam
Kaldıramam başımı gökyüzüne bakamam
Sırrımızı ellere yayar mısın sevdiğim
İkrarımızdan bir gün cayar mısın sevdiğim
Gördüğüm sıra dağlar hep üstüme yıkılır
Kaçamam ki bir yere taş ayağa takılır
Celladım olur sevdan can boğazda sıkılır
Tatlı canı bedenden soyar mısın sevdiğim
İkrarımızdan bir gün cayar mısın sevdiğin
Vuslat için takvimde beş sarı yaprak varken
Sensiz yaşamak ölüm hasrete sürgün derken
Firak çıkıp gelir mi ölümden daha erken
Söyle melun şeytana uyar mısın sevdiğim
İkrarımızdan bir gün cayar mısın sevdiğim
Safiye Samyeli
Bağışlar mısın Bizleri
Sen gideli bir bilsen neler neler değişti
Bir elin beş parmağı bir olmuyor ki anam
Kediler aslan oldu gardaşıyla dövüştü
Bıraktığın o eve girilmiyor ki anam
Her geleni hırpalar ela gözlü devimiz
Her geçen gün eksildi kalmadı hiç sevimiz
Çocuk sesiyle dolan o koskoca evimiz
Eskisi gibi güzel görülmüyor ki anam
Sırtında kum çekerek diktiğin o direkler
Yıkıldı yıkılacak saklanıyor kürekler
Kaybolan emeğine dayanmazken yürekler
Kimselere bir hesap sorulmuyor ki anam
Diktiğin asmaları basıralar bürüdü
O yemyeşil zeytinler gazel oldu çürüdü
Gonca güller dibinde kara kurtlar yürüdü
Leş kokusundan burda durulmuyor ki anam
Ne eteğini gördüm ne yeşil yeleğini
Ne oklavanı buldum ne de un eleğini
Zannetme ki unuttum son arzun dileğini
Taş üstüne saçların vurulmuyor ki anam
Ne katmer yapılıyor ne koku saçılıyor
Ne selam veriliyor ne kapın açılıyor
Okunmuyor Yasinler Cumalar boş geçiyor
Dost meclisine sofra kurulmuyor ki anam
Ambarda ki buğdayın içine kene yattı
Unuttuk biz her şeyi örf adetimiz battı
Koskoca bahçemizi cinliler mekan tuttu
Çul üstüne bulgurlar serilmiyor ki anam
Vurulmuyor kazanlar aşure kaynamıyor
Koşturmuyor çocuklar etrafta oynamıyor
Ekilmiyor tarlalar fidanlar boylamıyor
Kırk da biri komşuya verilmiyor ki anam
Öğrettiğin her şeyi beynimize kaydettik
Geçirmedik hayata hepisini zay ettik
Senin ile birlikte vicdanı da kaybettik
Ahmaklık kurşun ile vurulmuyor ki anam
Safiye Samyeli
Bahtı Kara Gelinlik
Lâl mi oldu dillerin sen neden susuyorsun
Bakışların manidar sanki kin kusuyorsun
Görmez misin yürekte astarı kasıyorsun
Ket vurma yâr diline zembereği boşalsın
Sözler acı olsa da tüm gerçekler yaşansın
Ayda yılda bir kere hatır mı soruyorsun
Kanlı düşman mıyız ki uzakta duruyorsun
Tükendi artık sabrım ruhumu yoruyorsun
Ağır gelmişse sevdam sür gönlünden taşınsın
İsterse şu yüreğim dirhem dirhem aşınsın
Mazi de kalsa bile kurduğumuz o düşler
Sabır deyip sıkmaya alışkındır bu dişler
Zorlamakla olmuyor kader kısmet bu işler
Seçtiğimiz gelinlik bırak orda asılsın
İstemem adımıza davetiye basılsın
Çalmasın davul zurna kurulmasın masalar
Gelmesinler düğüne ne Ali ne Musa'lar
Düşünme sen hiç beni öldürmez bu tasalar
Çok olsa yüreğime yetmiş karış kar yağar
Bilirim her gecenin şafağında gün doğar
Her yeni doğan güne bin bir umut ekerim
Göstermem gözyaşımı gizli gizli dökerim
Kaderde firak varsa hiç gocunmam çekerim
Dalmasın karagözün belirle sen yolunu
Rabbim kayırır elbet yarattığı kulunu
Safiye Samyeli
Küskünüm Sana
İsmimin baş harfini yazsan da tam üstüne
Kapattın o kapıyı beni dışta bıraktın
Neden kırdın kalbimi bilmem ki yâr kastın ne
Bahara erdim derken beni kışta bıraktın
Sevda denen ateşin düşmüşken canda sere
Sensiz geçecek anı düşünmedim bir kere
Almadın içeriye yığıldım kaldım yere
Tutmadın ellerimden beni taşta bıraktın
Perişan oldum o an bil ki deliye döndüm
Ayaz vurdu tenime dişten tırnağa dondum
Yuvasız kuşlar gibi kuru dallara kondum
Karlar yağdı başıma beni yaşta bıraktın
Gazel oldu yapraklar yâr üstüme döküldü
Duymadın feryadımı ciğerlerim söküldü
Yalnızlık yoldaş oldu koltuğuma sokuldu
Açılan kollarımı beni boşta bıraktın
Bal sarısı gözleri bir kez olsun görmeden
Bağban olup bağından gonca gülü dermeden
Cevh_i ley li gecede vuslatına ermeden
Ömürlük sevdam derken beni başta bıraktın
Safiye Samyeli
Aşığım Sana
Bunun adı aşk ise evet aşığım sana
Senden başka bir gönle yıllardır giremedim
Yıllardır hasretinle kavruldum yana yana
Yürekteki yerini ellere veremedim
Sen benim kıymetlimsin adın içimde yaşar
Kırk yıldır bu duygular hep senden yana koşar
Söz dinlemez gözlerim yaşlar kiprikten taşar
Sana verdiğim sözde bu günde duramadım
Huzuru bozdu kader bak yine çelme çeldi
Başım yastığa düştü burnuma kokun geldi
Aldığım her bir nefes ok oldu ciğer deldi
Şu üç günlük dünyada bir düzen kuramadım
Hayatın eteğinden tırnağıyla tutandım
Aldırmazdım çileye yumağıyla yutandım
Dün doktor seni sordu bilsen nasıl utandım
Doktorun niyetini hiç hayra yoramadım
Saçımın her telini senin gibi koklayan
Bir gecede beş kere baş ucumu yoklayan
Şu tertemiz sevgimi mahreminde saklayan
Var mıdır şu cihanda arayıp soramadım
Sen gibi ısıtmadı giydiğim hiçbir abam
Yerini tutamadı ne anam ne de abam
Bilsen nasıl özledim seni ah canım BABAM
Senin gibi seveni ömrümce göremedim
Safiye Samyeli
Spor Loto
Ne hayaller kurmuştum haftalardır ben oysa
Hayaller suya düştü tutmadı spor loto
Hayal perest olmuşum düş kurmak eğer buysa
Pembeler elden uçtu tutmadı spor loto
Eğer bir tuttursaydım ah neler yapacaktım
Belki de ilk ve son kez yolumdan sapacaktım
Kolbastılar oynayıp hipap da kopacaktım
Fırsatlar elden kaçtı tutmadı spor loto
Bakkal manav görmeden gizlice kaçacaktım
Boğazda yalı alıp dükkanlar açacaktım
Mehterenler getirip dolarlar saçacaktım
Şans beni teyt geçti tutmadı spor loto
Altımda bir Mercedes gözümde kara gözlük
Kolumda iki avrat bir yazlık bir de güzlük
Dilleri dilim değil elimde koca sözlük
Bak şimdi keyfim kaçtı tutmadı spor loto
Bırakmadı yakamı iblis denen şu melun
Varamadım başına şöhret denen o yolun
Hiç mi gülmez be yüzü gariban olan kulun
Eller hasadı biçti tutmadı spor loto
Safiye Samyeli
Küllerinden Doğan Şehir
Çok şey duydum hakkında, araştırdım okudum
Okumak da yetmedi, görmek istedim Pendik
Resmine hayran oldum, yüreğime dokudum
Dokumak da yetmedi , sarmak istedim Pendik
Bir gece vakti düştüm, kıvrım kıvrım yollara
Umut bağladım her dem, dostça açık kollara
Her bir yanı gör derken, adres sordum kullara
İlmek ilmek tellere örmek istedim Pendik
Dolaştım cadde sokak, sıkılıp yorulmadım;
Çok mekân gördüysem de, böylesi vurulmadım.
Mest eyledi encamın; çağlayıp durulmadım..
Gel diyen Sarnıç'ına, girmek istedim Pendik.
Hangi yanıma baksam, geçmişten izin vardı.
Höyüğünün içinde, saklanan gizin vardı.
Tarihi mezarlık da oldukça hüzün vardı..
Taşlarına elimi, sürmek istedim Pendik.
Kimler konuk olmamış, şu kapısız hanına
Kimisi senden kaçmış, kimi gelmiş yanına.
Muzaffer komutanlar, kılıç sokmuş kınına..
Kin besleyen kulları, yermek istedim Pendik.
Namı büyük insanlar, menzilinde yol almış;
Azaryan Efendi'den, sahilinde iz kalmış;
Abbas Paşa Camisi, işçilere feyz salmış..
Mihrabının önünde, durmak istedim Pendik.
On binlerce göçmeni, ana gibi sarmışsın,
Din, dil, ırk ayırmamış, birbirine karmışsın,
Anladım her yürekte, avuç avuç harmışsın.
Ah edip eli döşe, vurmak istedim Pendik.
Tersane'nde ustalar, alın teri döküyor,
Yelkenler fora diyen, kaptan demir söküyor,
Kaza ile kayıplar, boyunları büküyor..
Korkulu düşü hayra, yormak istedim Pendik.
Pendik kül oldu diyen, külliyen yalan söyler;
Küllerden doğan gülün, akılları zay eyler.
Sahilinde dolanır,mutlu hanımlar beyler.
Seni bir de onlara, sormak istedim Pendik.
Dediler ki buralar, cennetin bir köşesi,
Burda yaşayanların, eksik olmaz neşesi,
Namaza ezan sesi sohbete bülbül sesi.
Cennetinden gonca gül, dermek istedim Pendik
Pendik tarihe geçen, planlı gizemli yer;
Geçmişten günümüze, ulaşan kaynak eser;
Özlemi sevdalarda, Pendik pazarına ser..
Aksini umutlara, sermek istedim Pendik..
Tertemiz havasında, karamaz el işlerim;
Yüreğime gam düşmez, sararmaz gülüşlerim;
Bundan sonra buraya, sıklaşır gelişlerim.
Pendik için bir hayal, kurmak istedim Pendik.
Semânı kaplamasın, ufukta kara duman;
Sana âşık gönüller, demesin aman aman;
Vakit ayrılık vakti, ne çabuk geçmiş zaman..
Akrebi yelkovanı, vurmak istedim Pendik.
Yazdıklarım gönülden, sözlerimde riya yok;
Koylar mavilerde göz, güzelyalı daha çok..
Çok şey gördüm geçirdim, yazacağım daha bak..
Hak ettiğin değeri, vermek istedim Pendik
Safiye Samyeli
Suya Yazı Yazılmaz
Sözlerinin her biri sanki çelikten bir ok
Gündüzlerim karardı gecelerden farkı yok
Doydum artık canıma bunca kahra karnım tok
Bana her gün kızmaktan söyle usanmadın mı
Ayda yılda bir kere lütfedip arıyorsun
İki sözün birinde kalbimi kırıyorsun
Sonra çekip gidiyor el gibi duruyorsun
Aramızı bozmaktan söyle usanmadın mı
Ne esirinim senin ne kapında kölenim
Ne bir asalağım ben ne peşinden gelenim
Bir yudum sevgi için yaşar iken ölenim
Aşka kuyu kazmaktan söyle usanmadın mı
Deme ki sultanımsın dertli başımın tacı
Hem anasın sen benim hem gardaş hem de bacı
Öyleyse neyin nesi yaşattığın bu acı
Suya yazı yazmaktan söyle usanmadın mı
Safiye Samyeli
Küskünüm
Ağustos sıcağında kan damarda donarken
Aşka maya tutmayan göllere de küskünüm
Dumanım görünmeden için için yanarken
Beni Leyla saymayan çöllere de küskünüm
Ne farkım var ki benim Leyla, Aslı, Şirinden
Çok mu daha çirkinim bunların her birinden
Sevmedim mi ben onu söyle hem de derinden
Onun gibi kokmayan güllere de küskünüm
Olsa da neye yarar camdan sarayım söyle
Yuvasız kuşlar gibi ömür biterken böyle
Yan yana durmadı ki ismimiz bir gün şöyle
Adını taşımayan zillere de küskünüm
Hatim ettim on kere kokulu mumlar diktim
Kapandım secdelere sessiz gözyaşı döktüm
Kabul görmedi duam tükendim artık çöktüm
Çapudumu tutmayan dallara da küskünüm
Sap samana karıştı elde kaldı urganım
Küfe meyilli artık yeşil ipek yorganım
Gelişine hazırken al kınalı kurbanım
Vuslata gün biçmeyen fallara da küskünüm
Sorma artık derdimi anla işte meramı
Gelme ağam üstüme kanatma şu yaramı
Bu can tende emanet bekliyorum sıramı
Onu bana vermeyen yıllara da küskünüm
Safiye Samyeli
Bugüne Kadar
Atar damarımdan kılcalına dek
İçimde sen vardın bu güne kadar
Sana yâr demiştim ömrümde bir tek
Gönlüm de sen vardın bu güne kadar
Dört yanımı sardın sen bende bendin
Duyguyla mantıkla yarışan gendin
Gönül sarayıma yakışan sendin
Gönlümde sen vardın bu güne kadar
Secde ettim sana eğdim yüreği
Sensin dedim canda sevda direği
Büksen de boynumu kırsan küreği
Gönlümde sen vardın bu güne kadar
Aşkın salâsını sessiz okuttun
Gariban gönlüme elem dokuttun
Gözümden her gece yaşlar akıttın
Gönlümde sen vardın bu güne kadar
Kalmadı değerin riyakâr kulsun
Gönlüm için artık girilmez yolsun
Ömrünce gam keder nasibin olsun
Gönlümde sen vardın bu güne kadar.
Yediveren olsan koklamam teni
Doğacak gün gibi beklemem seni
Yaşarken öldürdün bu sabah beni
Gönlümde sen vardın bu güne kadar
Kaderin suçu yok kabahat sende
Aldandım sözüne inandım bende
Söner mi bu ateş yaktığın tende
Gönlümde sen vardın bu güne kadar
Hatıra istemem mintan yiv'inden
Nasibimi aldım yalan sevginden
Sürdüm seni artık gönül evinden
Gönlümde sen vardın bu güne kadar
Safiye Samyeli
Üşüdün mü Sevdiğim
Titriyorsun bu akşam yoksa hasta mısın sen
Betin benzin sararmış üşüdün mü sevdiğim
Bunca aydır hiç böyle görmemiştim seni ben
Dudakların kararmış üşüdün mü sevdiğim
Odan sanki buz dağı sobanda köz kalmamış
Kapın açılmamış hiç belli kimse gelmemiş
Üzerine bir hırka örteninde olmamış
Tırnakların morarmış üşüdün mü sevdiğim
Ne o çok mu yorgunsun bitmedi mi işlerin
Bakışların çok dalgın şakırdıyor dişlerin
Yoksa talan mı oldu benim gibi düşlerin
Yüreğinde daralmış üşüdün mü sevdiğim
Yaslan hadi bağrıma dokun zülfün teline
Kenetlensin parmaklar elin değsin elime
Ne bir cümle söz sarf et ne de bir tek kelime
Nefesinde zoralmış üşüdün mü sevdiğim
Sahip çıksan aşkıma itmeseydin sen beni
Yürekte ki sevdamla ısıtırdım ben seni
Ne seni incitirdim ne bedende gül teni
Sevgin kalp de körelmiş üşüdün mü sevdiğim
Uykularda sesini kulağımda duyandım
Sen ellerle uyurken ben hep sana uyandım
Bitmedi hüzünlerim kasvetlere boyandım
Acı aşk da kuralmış üşüdün mü sevdiğim
Safiye Samyeli
Gam Seli
Sevgi yüklü dilinde sitemlerin sıralı
Bu aşka bir şans daha vermez misin sevgili
Tekliyor sol yanımız kalpler ağır yaralı
Aşkımız can çekiyor görmez misin sevgili
Bir avuç şu yüreğim her yolları denedi
Vaz geçemedi senden dış kapında tünedi
Geçen günler ömürden yarının yok senedi
Aşkımız can çekiyor görmez misin sevgili
Ferhat ile Şirine emsal iken aşkımız
Hasret girdi araya bitiverdi meşkimiz
Bu gidişle boş kalır garip gönül köşkümüz
Aşkımız can çekiyor görmez misin sevgili
Deli gibi severken neden bu gurur inat
Ölmeden öldürmek mi söyle en büyük sanat
Almıyor aklım bunu anlat sevdiğim anlat
Aşkımız can çekiyor görmez misin sevgili
Saygımızı yitirdik aşkı ettik maralı
Ne sen tuttun dilini ne ben oldum oralı
Sen ben değil biz olmak mutluluğun kuralı
Aşkımız can çekiyor görmez misin sevgili
Aşkımızın üstünden kalmaz ise gam gölü
Yediveren olsa da açmaz kuruyan gülü
Bu gün yaşıyor ama bakarsın yarın ölü
Aşkımız can çekiyor görmez misin sevgili
Sevda ateşin düşmüş sinemde garip öze
Seviyorum ben seni gerek var mı ki söze
Ya nazara geldik biz ya da kem bakan göze
Aşkımız can çekiyor görmez misin sevgili
Sen benimsin ben senin neden nefret güdelim
Aç hadi ellerini Rabbe dua edelim
Yaşatsın sevdamızı kaçıp burdan gidelim
Aşkımız can çekiyor görmez misin sevgili
Safiye Samyeli
Yeriyorsun Yar Beni
İki kere düşünüp bir kez konuşmalısın
Yerli yersiz sözlerle kırıyorsun yar beni
Tebessümü takınıp dostca yanaşmalısın
Belki ta can evimden vuruyorsun yâr beni.
Gelmiyor hiç baharın bitmiyor ki kışların
Sanki yere değecek o kapkara kaşların
Değirmen taşı gibi gıcırdıyor dişlerin
Yüzene baktığımda geriyorsun yâr beni
Yemin mi ettin böyle yakmak için özümü
Dinlesen ölür müsün iki kelam sözümü
Görmek istemiyorsan söyle bana yüzümü
Bakışların manidar yeriyorsun yâr beni
Daha dün gözlerime sevgi ile bakarken
Dizlerime baş koyup kucağımda yatarken
Bırakma beni deyip ellerimi tutarken
Bu gün yabancı gibi görüyorsun yâr beni
Safiye Samyeli
Sevdam Ölmüş
Anam ölse başında bir tek gece beklerdim
Şimdi ben bu mevtayı kaç gün beklerim tanrım
Dua ederdim sana şefaatin beklerdim,
Şimdi bu şefaati kimden beklerim tanrım
Gün kızıla boyanıp geceye kavuşunca
Dost bildiğim kulların yanımdan savuşunca
Gökte yıldızlar bile ay ile sevişince
İçimde ki kederi nasıl saklarım tanrım
Ben müebbet mahkûmu gönlüm bu aşta koğuş
Çözüm bulmaz davayla bitmez aramda boğuş
Ölen kara sevdamdır olur mu tekrar doğuş
Kendimi bu davadan nasıl aklarım tanrım
Ortada cismi yok ki boyunca kefen biçsem
Şehrin mezarlığından en güzel yeri seçsem
Örtsem kara toprağı bu sevdadan vaz geçsem
Ruhumda ki izini nasıl paklarım tanrım
Vadesi yeten kula senden gelirken emir
Ruhum her gün eriyor sanki korda bir demir
Beynimde bin bir soru kemir ha babam kemir
Geceleri sabaha nasıl eklerim tanrım
Söyle ben bu mevtayı kaç gün beklerim tanrım
Safiye Samyeli
Anla beni kadinim
Koy başını göğsüme değsin tenime saçın
Sus konuşma ne olur dinle beni kadınım
Çok özlettin kendini cezasız kalmaz suçun
Ömrüm demişim sana anla beni kadınım
Görmeden sevdim seni aşkına gönül verdim
Duygular tavan yaptı bazen kendimi yerdim.
Söz dinlemedi gönül canı yoluna serdim
Ömrüm demişim sana anla beni kadınım
Aşk denilen bu duygu pazarda satılmıyor
Gördüğün huri olsa yüreğe katılmıyor
Geceler inan densiz huzurla yatılmıyor
Ömrüm demişim sana anla beni kadınım
Kıskandığım o resmin duvarıma süs oldu
Dilden düşmedi adın gazel oldu yas oldu
Kavuşmadı kirpikler uyku ile küs oldu
Ömrüm demişim sana anla beni kadınım
Emanet bir canım var al işte senin olsun
İstemem cennetleri bir gecen benim olsun
Sensiz şafak sökmesin isterse sonum olsun
Ömrüm demişim sana anla beni kadınım
Safiye Samyeli
Şiirlerin Suçu Ne
Dize dize şiirler düşmüş ak sayfalara
Her şiir bir hazine değerini veren yok
Ustalar sus pus olmuş iş düşmüş tayfalara
Haykıran imgelerin sırrına bir eren yok
Kimi hasret yüklüdür okudukça can yakar
Kimi sitem yüklüdür sevdiğine yan bakar
Kimi sevgi yüklüdür buram buram gül kokar
Bağban olup gülleri dermek için giren yok
Kimi asar şiiri der ki daha duramam
Sanal âlem burası dostluk neyin kuramam
Gezmem el sayfasında hiç kafamı yoramam
Sürü içinde gezen çakalları gören yok
Kimi der git siteden burası sana fazla
Şiir kural işidir götüremezsin nazla
Yağla tabanlarını bekleme hadi gazla
Kusur bende mi diye kendisine soran yok
Kimi kızar birine dizede kusur arar
Şiir deneme demez hassas radarla tarar
Düşünmez ki kin tutmak dostlukta büyük zarar
Hoşgörü bahçesinden güzelliği deren yok
Kimi yıldız peşinde her gün bir şiir asar
Kimi hassas yürekli ağlar dostlara küser
Kimi içine atar aylarca susar pusar
İyi gün kötü günde arkamızda duran yok
Kimi kitap basınca kendini edip sanır
Zanneder cümle âlem şahsını hemen tanır
Burnu kaf dağındadır kanır ha babam kanır
Gurur denen düşmanı nefsi ile kıran yok.
Finalden al dörtlüğü kopyala ve yapıştır
Aynı tavrı sitede her şaire yakıştır
Yorum yok bir destek yok bu ne biçim akıştır
Şiirlerin altına fikirleri seren yok
Şiirler kan ağlıyor şairler ise zorda
Gerek var mı bunlara düşün hele bir dur da
Hepimiz bir kardeşiz aileyiz biz burda
Bir selam ile dostu sevgi ile saran yok
Usta ışık tutmalı yeni yetme kaleme
Nasıl anlam kazanır yazdığı bir kelime
Kırmadan o çömezi düşürmeden eleme
Ardından gelenleri tatlı dille yeren yok
Edebiyat deyince edep deriz hepimiz
Etten kemiktendir bu bedendeki yapımız
Gönül dergâhımızda açık dosta kapımız
Tek yumruğun üstüne yumruğunu vuran yok
Yetmediyse sözlerim şu resme bir bakıver
Yedisinden birini yüreğine takıver
Dostluk meşalesini hoşgörüyle yakıver
Yıktığın gönülleri yapma için süren yok
Safiye Samyeli
Dön Gel Allah Aşkına
Kulağımız hep seste göremedik yüzünü
Küf tutan kapımızı açıp da gelsen babam
Özledik inan senin sevgi dolu sözünü
Yüzünde bin tebessüm saçıp da gelsen babam
Ne senden bir haber var ne de uğruyor posta
Sorma garip ninemi sen gideli hep yasta
Anam ninemden beter her gün yatıyor hasta
Yedi dağ ardındaysan uçup da gelsen babam
Ambarımız boşaldı tükeniyor deneler
Kanımızı emiyor ensemizde keneler
Senden ayrı geçiyor bunca güzel seneler
Gittiğin gurbet elden göçüp de gelsen babam
Çeşmedeki kadınlar anama laf atıyor
Diyorlar: kocan nerde söyle kimle yatıyor
Size ne diyor anam yakasından tutuyor
Haram yataklardaysan kaçıp da gelsen babam
Esirgesen de bizden sevgi dolu sözleri
Gölgende büyüyelim iteleme bizleri
Zaman söndürür belki içindeki közleri
Tövbe edip zemzemden içip de gelsen babam
Her duaya amin der seni seven dudaklar
Gelişinle şenlenir budadığın budaklar
Kapı önünde hazır dönüşüne adaklar
Önündeki bentleri geçip de gelsen babam
Safiye Samyeli