Sandikli yunus emre

Sandikli yunus emre

Afyonkarahisar ili hudutları içerisinde Yunus Emre’nin olduğu iddia edilen iki mezar bulunmaktadır. Bunlardan birisi Sandıklı İlçesi’nde, öteki ise Döğer Kasabası’ndadır.

Biz, büyük Yunus’un, mutlaka bu mezarlardan birisinde medfun bulunduğunu iddia edecek değiliz. Yapacağımız şey, bu yerlerde yapılan tesbitler, halkın inançları ve yazılanları ortaya koymak; konuyla ilgili derinliğine çalışma yapacak olanlara kaynak hazırlamak; dolayısıyla en az başka kentler kadar, Afyonkarahisarlılar’ın da Yunus’un hemşehrisi olduğunu belirlemektir.

Afyonkarahisar’a bağlı Sandıklı İlçesi’nin Yeniçay Köyü, Sandıklı Belediye Meclisi kararıyla 1985 yılında, Belediye hudutları içerisine alındı ve adı da “Yunus Emre Mahallesi” olarak değiştirildi. Bu mahallede “Çanlı” ve “Sel” adlı iki çay bulunmakta olup, bu çayların birleştiği noktada bir mezarlık vardır. Yunus Emre mezarı bu mezarlığın içerisindedir. Önceleri üzerinde taş yığını olan bu mezar, Ali Coşkun adlı bir hayırsever tarafından yeniden inşaa ettirilmiştir.2

Sandıklı’nın Çay Köyü’nde (şimdi mahalle), Yunus Emre’ye ait bir mezar bulunduğuna ilişkin bir kayıt, Osmanlı Devleti’nin Hüdavendigar Vilayeti Salnamelerinin 1885 (Hicri 1302) tarihli cildinde yer almaktadır.3

İçinde bulunduğumuz yüzyılda, Sandıklı’daki Yunus Emre mezarına ilk kez, Sadettin Nüzhet Ergün tarafından bir ziyarette bulunulduğunu, çeşitli yazılardan öğreniyoruz. Fakat, bizzat Ergün’ün bu hususta bir yazıyı kaleme almış olduğu hususunda hergangi bir bilgi yoktur.

Burayı 1937 yılında ziyaret eden (Prof. Dr.) Ali Gündüz AKINCI ise, o zamanki Halkevleri’nin ünlü Ülkü Mecmuası’nda konuyla ilgili izlenimlerini yayımlamıştır. AKlNCI’nın bu yazısının bazı bölümleri şöyledir:

“…Yunus Emre’ye izafe edilen muhtelif mezarlardan birisi de Afyon’un Sandıklı kazasına bağlı Çayköyü’ndeki mezardır. Bu mezarı Bay Sadettin Nüzhet görmüş ve derlediğim rivayet gerek Prof. Köprülü’nün ve gerek “Vakıatı Üftade”den naklen Bay Abdülbaki Gölpınarlı’nın eserinde mevcutsa da bu mezar hakkında henüz bir yazı çıkmamış olduğu gibi derlediğim rivayet dahi, bu eserlerdekinden farklı olduğundan bu küçük ve noksan tetkiki çıkarmayı faideden uzak görmüyorum.

Afyon’a bağlı Sandıklı Kazası’na yarım saat mesafede Çayköy adlı bir kariye vardır. Bu köyün güney-doğusunda yazları kuruyan, iki çaycık akar. Bu iki çayın birleşip bir yarımada yaptıkları yer de bir mezar vardır ki kaza halkı tarafından Yunus Emre’ye izafe edilmektedir. Bunun batı tarafında 150 metre uzaklıkta bir mezar daha vardır ki bunun da Yunus’un şeyhi Emrem’e ait olduğu söyleniyor.

Bu havalide Yunus’a, Yunus Emrem, Emrem Yunus, Emremin Yunus’u gibi adlar veriliyor. Şeyhine ise sadece Emrem deniliyor.

Eskiden valide olamayan kadınlar Pazartesi ve Cumartesi günleri Yunus’un kabrine gelir, kurban keserlermiş. 30-40 kadın elele yapışıp, mezarın etrafında bir halka yaparak, dönüp oynarlar ve “Ya Rab bana bir oğlan ver adını Yunus koyacağım” derlermiş. Hakikaten bu ziyaretten sonra dünyaya gelen çocukların adları Yunus konurmuş”.4

Prof. Dr. G.Akıncı, bu bilgileri verdikten sonra, halktan derlediği bazı rivayetleri de nakletmektedir.

Yunus Emre’nin Sarıköy’de medfun bulunduğunun savunucularından Halim Baki Kunter, Sandıklı’ya kadar giderek araştırmalarda bulunmuştur. Yunus Emre Belgeler-Bilgiler adlı eserin müellifi, Sandıklı’daki Yunus’un “büyük Yunus olamayacağı” hükmüne varmakta, ama şu satırlara da yer vermektedir:

“…Vakıflar arşivinde yaptığımız araştırmalarda o havaliye (Sandıklı) ait defterlerde Yunus Emre hakkında hiç bir kayıt bulamadık. Ancak mülga Evkaf Nezareti’nin 558 sayfalık bir kitap halinde tabedilmiş olan 1327 (miladi 1911) yılı bütçe kanununa merbut (1327 senesi Kura-yı mevkute a’şar bedelatını gösteren cetvel) de Sandıklı’da Yunus Vakfı diye bir kayıt bulduk. “Ma’mur, mürtezikası ve vakfı mevcut olmayanlar” kategorisine dahil olan bu vakfın 796 kuruşluk bir a’şar bedeli mevcut olduğu, bunun sülüsanı olan 530 kuruş 26 paranın tevkifi ve sülüsü olan 265 kuruş 14 paranın itası mukarrer olduğu yazılıdır. Bu kayıt yukarıda mezarı hakkında izahat verdiğimiz Sandıklı’da Çayköy’ünde Yunus adında bir zat ve ona ait bir mezar bulunduğu mahalli inanış ve tevatürle sabittir. 1327 (M.1911) bütçe kanunundaki bir kayıt da bunu, teyid etmektedir. Ancak halkın söylediği gibi bu Yunus’un Yunus Emre olduğunu teyid edecek hiç bir vesika mevcut değildir.”5

Halim Baki Kunter, elde ettiği verileri objektif bir şekilde yayımlamış, ama neticede, kendi görüşleri doğrultusunda bir hüküm ileriye sürmüştür.

Öte yandan, Karaman tezini ısrarla savunan Cahit Öztelli de, Sandıklı’daki Yunus’un, “büyük Yunus” olmayıp, Yunus Emir Bey olabileceğini iddia etmiştir.6

Müteaddit yazılarıyla, Yunus’un Sandıklılı olduğunu iddia edenlerin başında Osman Attilâ gelmektedir. Bir yazısında “Büyük mutasavvıf Yunus Emre’nin mezarı Sandıklı’dadır” başlığını kullanan Attilâ, Sandıklı Tapu Sicilleri üzerinde araştırma yaptığını belirtmiş ise de, çalışmalarını sonuçlandırmaya ömrü yetmemiştir.7 Osman Attilâ, Konya Turizm Derneği tarafından 10-12 Haziran 1977 tarihinde Konya’da düzenlenen “Uluslararası Yunus Emre, Nasreddin Hoca, Karamanoğlu Mehmet Bey ve Türk Dili Semineri”nde sunduğu “Yunus Emre ve Tapluk Emre’nin Afyon’daki Mezarları ve Kaybolan Cönkler” başlıklı bildirisinde de Yunus’un Sandıklı’da medfun bulunduğunu ispatlamaya çalışmıştır. Attilâ o seminerdeki bildirisinin sonunda şunları söylemiştir:

Yıllardan beri bu konuda devamlı araştırmalar yapmaktayım. Son olarak 4 Haziran 1977’de hemşerim Sandıklılı emekli Hava Albayı Sayın Abdullah Özkaynak’tan aldığım mahalli bilgileri de dikkatlerinize sunuyorum:


a. Yunus Emre’nin (zamanındaki gelenek gereği) çok seyahat ettiği inkâr edilemez. Divan’ında bunu doğrulayacak birçok parçalar vardır. Zannımızca, doğuş ve yaşayış itibariyle ömrünün büyük bir kısmını geçirdiği orta ve batı Anadolu’da birçok zaviyeleri vardır. Sandıklı’da da zaviyesi olduğu gerçektir. Ömrünün son günlerini bu zaviyesinde geçiremez mi?


b. Yunus’un yaşadığı yüzyılda Sandıklı; şâiri cezbedecek dinî ve mistik bir çevre hüviyetindedir. Başta Hacı Bektaş Velî’nin halifelerinden yarım kollu Hacim Sultan olmak üzere bugün Sandıklı’da 56 Şeyh ve Yatır vardır. Bunların çoğu XIII. Yüzyıl sonlarına doğru Sandıklı’ya gelmiş ve yerleşmişlerdir. Bazıları Horasan erlerindendir. Birçoğunun da tekkeleri vardır.


c. Anadolu’da millî bir birlik kuran Selçuklu saltanatının idarî ve sosyal sebeplerle yavaş yavaş ayaklanmaya yüz tuttuğu bir sırada, birçok tasavvuf şairlerinin diyar diyar halkı irşada çıktıklarını kabul etmek lâzımdır. Yunus’un da aynı harekete tâbi olduğunu seyahatinin sonunda Sandıklı’ya gelerek hayatının son kısmını burada geçirdiğini ve öldüğünü kabul edebiliriz.

Kaynak: https://sandikli.bel.tr/yunus-emre/
Okunma Sayisi: 419