Muhteşem Ata Tohumu Projemiz Yarın Sizlerle
Nesilden nesile ulaşacak bu çalışmamızla yine ilklere imza atıyoruz...
✅Yarın Saat 10:00’da Belediye Meydanında ÜCRETSİZ olarak 70 Bin Fide dağıtıyoruz...
✅Karacaören Domatesi
✅Meşhur SANDIKLI Biberi
✅Güre Patlıcanı
Balkonlar Bahçeler yeşillenecek…
Kulakların Çınlasın
Yine yâdıma düştün bak yine aklımdasın
Kulakların çınlasın ey canımın yarısı
Yine dillenmez yaram bak yine saklımdasın
Kulakların çınlasın ey gönlümün yarası
Her akşam tam ufuk da beliriyor gözlerin
Hafızamda gezinir yeminlerin sözlerin
Söküp atayım desem silinmez ki izlerin
Kulakların çınlasın ey ömrümün darası
Hasretin yağlı uğran boynumda ilmek ilmek
Mümkün mü söyle seni içimden söke bilmek
Sen yanımda yoksun ya haramdır bana gülmek
Kulakların çınlasın ey başımın sarası
Ben adını andıkça titresin tüm bedenin
Lokman hekimler gelse bilinmesin nedenin
Beddua değildir bu var bir dua edenin
Kulakların çınlasın ey sevdamın karası
Safiye Samyeli
Çeker Giderim
Bahtımın rengine boyadım sazı
O yüzden boynumu büker giderim
Tükenmek bilmiyor bende ki sızı
Her gün bir yanımı söker giderim.
Ne dumanım kalkar ne güneş doğar
Ne fırtınam diner ne yağmur yağar
Aldığım her nefes içimi boğar
Yollara yaşımı döker giderim
Mızrabım değdikce sevda teline
Kapılır giderim aşkın yeline
Leyla mecnununu bekler çölüne
Gelmezse yıkılır çöker giderim
SAMYELİ'yim hakka niyaz ederim
Ne derdim tükendi nede kederim
Beni buna mecbur etti kaderim
Dünyadan zamansız çeker giderim
Safiye Samyeli
Pulsuz Mektuplar
Yazdığın mektupları üzülerek okudum
Her satırında yine bana sitem etmişsin
Bilemezsin gönlümde ne elemler dokudum
Anladım bu limandan sende çekip gitmişsin
Her biri destan gibi oku oku bitmiyor
İki sözün birinde beni dışa itmişsin
Tüketti aşkın beni artık gücüm yetmiyor
Vebalimi alarak cürümlere batmışsın
Yüce Rabbim şahitken sana olan sevdama
Buruşturmuş aşkımı bir kenara atmışsın
Sanki delil sunmuşsun yürekte ki davama
Son mektubun içine birde resim katmışsın
Gözlerim daldı resme nehir gibi çağladım
Senin olduğun yeri kor ateşe tutmuşsun
Baktıkça yanan yere aşkımıza ağladım
Ettiğin yeminleri nede kolay yutmuşsun
Bir Allaha bir sana eğerken ben boynumu
Sen sevdamı değil de demek zehri tatmışsın
Ben yalnız senin için boş koyarken koynumu
Sen yâd eller koynunda sevdamızı satmışsın
Sayende doldu heybem dertlerim yığın yığın
Ben böyle ağladıkça sanma sen güleceksin
İstersen bin tövbe et ister Rahmana sığın
Ahım var ellerinde aşkımla öleceksin
Safiye Samyeli
Özlem Türküsü
Günde yirmi dört saat düşürmezsin dilinden
Belli ki çok özledin sen vefasız yârini
Umutsuz bir sevda bu ne gelir ki elinden
Kahredip de karartma bu günü yarınını
Zannetme ki çok zalim sevmedi senin kadar
Onun gözü ile sen görmedin ki kendini
Set çekti yollarına ne yazık zalim kader
Çırpındı durdu ama yıkamadı bendini
Gizli gizli izledi seni hep köşelerden
Sessiz gözyaşlarını yüreğine akıttı
Medet umdu her gece meylerden şişelerden
Dostu düşmanı her gün kendisine bakıttı
Kimileri geldiler mezesini yediler
Sustu kahrından garip bir kelime etmedi
Kimisi güldü geçti delirmiş bu dediler
Ya sabır Allah dedi ele kafa tutmadı
Sığmadı yüreğine derdi dışına vurdu
Neşter vurdu tabipler yaraya merhem sardı
Tükendi umutları sanki zamanlar durdu
Ölmek sensiz kalmaktan daha büyük bir kârdı
Özlem türküleriyle yüreğini avuttu
Sevda yarasıydı bu merhemler kâr eder mi
Zannetme ki çok zalim zannetme ki unuttu
Adın dilde şâhadet bırakır da gider mi
Özlediğin kadar da bil ki özleniyorsun
Adına deste deste şiirler dökülüyor
Sevgin hiç eksilmedi boşa sızlanıyorsun
İstemeden kadere boyunlar bükülüyor
Safiye Samyeli
Bilemedin Sevdiğim
Sana sitem etmekten yoruldum artık inan
Sitemleri dilimden silemedin sevdiğim
Sevda denen ateşte benmişim yalnız
Yürekte ki yerini bilemedin sevdiğim.
Sitemli şiirleri yazma desende bana
Derdimi başka türlü anlatamadım sana
İttirdiğin kuyuda ağlarken yana yana
Bir damla göz yaşımı silemedin sevdiğim
hani seninde gönlün aştan yana fakirdi
Hani rükûda bile benim adım fikirdi
Hani vuslat dua'ndan eksilmeyen zikirdi
Demek ki sen Rahmandan dilemedin sevdiğim
Ona açılan eller söyle hiç boş döner mi
İçime döktüğün kor yıllar geçse söner mi
Adam olan yârini sabır ile dener mi
Baktığım o yollardan gelemedin sevdiğim
Ağzından çıkan söze inanıp da kandığım
Varlığıyla sevinip yokluğuyla yandığım
Bağrına yaslanınca hep benimsin sandığım
Sen sevdamın kadrini bilemedin sevdiğim
Safiye Samyeli
Muhteşem Denizli
Kimi Tenguzlug demiş kimisi de Tenguzlu
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Eller ne derse desin biz diyoruz Denizli
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Neler neler geliyor bir bilseniz dilime
Şehrimi anlatmaya kafi gelmez kelime
İbn-i Battûtâ bile hayran kalmış ilime
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Dünya harikasının şükür birisi bizde
Pamukkale deyince hatırladınız sizde
Termallerde suyumuz dermandır hasta dizde
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Hierapolis'ine her ülkeden kul gelir
Meryem anayı anar hacı sıfatı alır
Tarihi tiyatroda diken bile gül olur
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Honaz dağında kiraz, Yatağan da bıçağı
Çameli'nde fasulye Çal'da üzüm koçağı.
Laodikya'da yatar uygarlığın ocağı
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Buldan'ımda dokunan saf ipekten beziyle
Tekstilde öncü olan eksilmeyen hızıyla
Tarihe ışık tutan taş lahitte yazıyla
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Çardak da kervan saray Güney de çağlayanla
Yediler türbesinde umutla ağlayanla
Özay gönlümle coşup 'Cemilem' oynayanla
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Acıpayam da yatan Avşar beyleri ile
Tavas da boy gösteren zeybek soyları ile
Beyağaç'ta uzayan tütün boyları ile
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Akköy'ün ovasında sararan başağıyla
Babadağ keşkeğinde oynayan kaşığıyla
Sarayköy'ün serçesi* Sezen'in ışığıyla
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Bozkurt da oya ören iğneden tığı ile
Baklan da tefek veren yemyeşil bağı ile
Çardağın kuzeyinde beş parmak dağı ile
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Bekilli de şarabı Çivril de elmasıyla
Serinhisar da testi, Kale de dolmasıyla
Dilde ki şivemizin bize has olmasıyla
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Büyük şehir olsa da eksilmeyen tozuyla
Fabrika da çalışan overlokcu kızıyla
Guinness rekoru kıran çilli horoz nazıyla
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Uzak yakın her dosta açık durur kapımız
Misafiri severiz sevgidendir yapımız.
Yolunuz düşer ise bir gün sizde sapınız.
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Safiye Samyeli
Minnettarım Sizlere
Krize yenik düştü bacımın kalbi durdu
Yaşam ile ölümün arasında sıkıştı
Hayata tutunması tahminimizden zordu
Dua edip beklemek rahmani bir bakıştı
Yoğun bakım önünde doksan günü devirdik
Bir gün esirgemedi Emel Özkan ilgiyi
Hangimiz nerde görsek hep önünü çevirdik
Bıkıp usanmadan hiç sundu bize bilgiyi
Türk'ü Laz'ı Çerkez'i onlarca insan vardı
Yoğun bakım denilen bu odanın içinde
Çalışan personelin işi oldukça zordu
Her hasta ilgi bekler hepsi başka biçimde
Kiminin adı Ayşe Kiminin ki Huriye
Kanatları yok ama hepsi sağlık meleği
Kiminin adı Emre kiminin ki Nuriye
Hastaya yardım etmek hepsinin tek dileği
Ant içmişler her biri baş koymuşlar bu yola
Öz veriyle çalışıp derde derman bulmaya
Muhtaç kılmıştı Rabbim hasta kulu sağ kula
Layıktır her birisi lokman hekim olmaya
Doktorlar bir komutan hemşireleri nefer
Koşuşturup günlerce Azrail'le vuruştu
Zaferle sonuçlandı gerçekleşen bu sefer
Ölüme karşı asil soyluca bir duruştu
DEVLET HASTANEMİZDE yürek közlerim söndü
İçime su serptiler benim en zor günümde
Tüm imkânlar sunuldu bacım bizlere döndü
Minnettarım sizlere bu günümde dünümde
Safiye Samyeli
Sürgün Sevdam
Izdırabın çemberi sarmış dört bir yanımı
Yıllar yılı uğraştım ne etsem kaçamadım
Gözlerin pınarından akıtsam da kanımı
Doğmadı güneşlerim hüzmeler saçamadım
Hep,boran,kar,fırtına gün görmez yücelerim
Beklediğim Ay doğmaz mehtapsız gecelerim
Mutluluğa yasaklı kan damlar hecelerim
Keder ile aramı bir türlü açamadım
Yalnızlar rıhtımına gönlümü demirledim
Kırk bir kilit vurarak kapımı mühürledim
Kim bilir belki de ruhumu zehirledim
Mantığım firar etti doğruyu seçemedim
Aşkı için dağları delmiş olsa da Ferhat
Çıkmadı ki ömrümce aşta beklenen berat
Özgürlük yasak bana anladım bunu hey hat
Olsa da kanatlarım özgürce uçamadım
Ne Leyla olabildim ne Şirin nede Aslı
Sürgün sevdam yol alsın kapansın sevda faslı
Sakın bana sormayın SAMYELİ neden yaslı
Yar elinden badeyi gönlümce içemedim
S.SAMYELİ
******YA SABIR ALLAHIM ******
Sukut altın olsa da bende tahammül bitti
Kendini kaf dağında görene kızıyorum
Şu dilimi tutmayı öğrenemedim gitti
Yalan tığıyla çorap örene kızıyorum
Hanımlar huri olmuş her biri cennet gülü
Erkekler ise gılman sanırsın paşa dölü
Cin olmuş adam çarpar turapsız geçer çölü
Kendince senaryolar kurana kızıyorum
Mahlas denen maskenin arkasına gizlenen
Kendini b.. zannedip böbürlenip nazlanan
Bu gün dost dediğinden ertesi gün sızlanan
İnsanları sırtından vurana kızıyorum
Hattabın oğlu Ömer gibi hakkı kayıran
Kendisi aç itini, biftek ile doyuran
Gıçından gaz çıkartsa dokuz köye duyuran
Sosyal medyadan haber verene kızıyorum
Kıçında el kadar don ne ar kalmış ne haya
Tatildeymiş güzelim güneşlenirmiş güya
Avrupa'ya özenmiş çok dan bozulmuş maya
Namahremi ortaya serene kızıyorum
Masanın bir ucunda hazır dururken demlik
Önünde türlü yemek çoktan kurulmuş şenlik
Komşusu aç yatarken öze yerleşmiş benlik
Dişlerinde kürdanı kırana kızıyorum
fino ile öpüşüp resim çekip yükleyen
Etiket listesine adımızı ekleyen
Marifet etmişler gibi birde yorum bekleyen
Beğenmedin mi diye sorana kızıyorum
Sosyal medyadasın sen baba çiftliği değil
Ne bizler bir koyunuz ne de burası ağıl
Gel edep erkân öğren biraz Mevla'ya eğil
Bir selamsız meclise girene kızıyorum
Samyeli der dünyanın üstü kadar altı var
Zannetme ki çok geniş kabirler inan ki dar
Dürüstlükten ayrılma zannetme ki yalan kâr
Ölmeyecekmiş gibi durana kızıyorum
S. SAMYELİ
Hoşça Kal Demiyorum
Yıllar sonra bak şimdi iki yabancı olduk
Çürüttün dillerimi ayrılacağım senden
Estirdiğin boranda savrulduk kökten solduk
Sürüttün ellerimi ayrılacağım senden
Haşa tapmaya yakın nasıl sevmiştim seni
İnkâr edemem asla sende çok sevdin beni
Kimlere uydun bilmem bozdun kalbinde geni
Irattın yollarımı ayrılacağım senden
Bir rahmana bir sana açılırken kucağım
Gözyaşlarımda doldu özdeki her bucağım
Kara bulutlar çöktü yıkıldı can ocağım
Yürüttün sellerimi ayrılacağım senden
Baş yastığa düşünce başlıyor sancılarım
Sitemlerden beslenir sinemde goncalarım
Korku ile büyüyor yanında goncalarım
Sararttın güllerimi ayrılacağım sende
Ne çilen, ne kahrın, ne kaprisin bitiyor
Anladım ki seninle ömrüm boşa yitiyor
Bende Allah kuluyum bende de kalp atıyor
Kuruttun kanlarımı ayrılacağım senden
S. SAMYELİ
Övünün Ey Anzaklar
Türk'ler gibi asil bir ulusla savaştınız
Bu size tesellidir avunun ey Anzaklar
Atam gibi koca bir dev ile dövüştünüz
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
General Bridges'in sözüne kulak verin,
Anlatmak istediği mevzu oldukça derin,
Ne küfredin adama ne kızın ne de yerin,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
İngilize kandınız yurduma kuruldunuz,
Conk bayırı koyunda gereksiz yoruldunuz,
Türklerde ki imanın gücüyle vuruldunuz,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
Her ulusun haddi mi bizim ile cenk etmek,
Bulut ile yükselip arşı alâya gitmek,
Tarih arşivlerinde unutulmaz yer tutmak,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
Namert eli değmedik bakirdi Vatanımız,
Dönmeyi düşünmedi toprakta yatanımız,
Osmanlı soyundandı tokadı atanımız,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
Ant içmişti bir kere Allah diyen yiğitler,
Resülden izinliydi koştu geldi Seyitler,
Zafer bizimdi o gün kayıt düştü divitler,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar .
Cephede cenk ederken eli kınalı gülüm,
İstikameti tekti ; Ya İstiklal ya ölüm,
Mağlup olsanız bile hanginiz gördü zulüm,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
Çanakkale geçilmez sözünde duran biziz,
Kurşunumuz bitince süngüyle vuran biziz,
Açtığımız yarayı eliyle saran biziz,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
Seddülbahir koyunda akıtırken kanları,
Siper oldu yurduma on beşlinin canları,
Çalınamazdı burda kilisenin çanları,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar .
Türkler yam yamdır diyen soysuzlara kandınız,
Cennet vatanım bir gün sizin olur sandınız,
Çanakkale aşkıyla tutuştunuz yandınız,
Utanmayı bırakın övünün Anzaklar.
Kanınızla sulanan topraklarda soldunuz,
Yurdumun toprağının bağrında yer buldunuz,
Tam doksan dokuz yıldır sizde bizden oldunuz,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar .
Gelibolu sonunda bakın sizlerin oldu,
Dört yanda sizler için anıt mezarla doldu,
Rabbim şahit olsun ki hak adalet yer buldu,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
Doksan dokuz yıl geçti sizi bir gün yermedik,
Ayin için gelenin kalplerini kırmadık,
İtiraf edin hadi böyle millet görmedik,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
Mehmet'imin başını koparıp da giden siz,
Sizin eserinizidir tarihde bu kara iz,
Sizin torununuzu bağrımıza basan biz,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
Bize kurşun sıkana ekmek veren milletiz,
Kendisi bir hoşafla harbe giren milletiz,
Düşmanımıza bile döşek seren milletiz,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
Yazsın Türkün gücünü Dünyada ki her kitap,
Titremesin ruhunuz duymayın artık hicap,
Kulak verin sözüme budur size son hitap,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
Hangi ulusta vardır Mehmet'im gibi asker?
Tarihini bir yokla var ise delil göster,
Düşmanını taşımak edep ister ar ister,
Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar.
S. SAMYELİ
Yuh Olsun
Hırs denilen duyguya ebedi köle olup
Mazlumların sırtına basanlara yuh olsun
Hedefe ulaşınca bin bir bahane bulup
Eşe dosta canana küsenlere yuh olsun
Gerçekleri gizleyip yalan atına binen
Menfaat çıkar için fırıldak gibi dönen
Kırk yıllık amaçların gelip üstüne konan
Nefsinin bayrağını asanlara yuh olsun
Riyakârlık aşından nasibini bol kapan
Bir lokmaya aldanıp hak adaletten sapan
İki başlı yılanı başımıza taç yapan
İçindeki nefreti kusanlara yuh olsun
Dost bildiğim kulların her birine hal olmuş
Savunduğumuz gerçek çıkar için kül olmuş
Gözlerde at gözlüğü diller ise lâl olmuş
Hakikati gizleyip susanlara yuh olsun
Dilekçem hazır durur ahrette ki postada
Helal değildir terim düşmana da dosta da
SAMYELİ'nin hakkı var yediğiniz pastada
İblise uşak olan insanlara yuh olsun.
S. SAMYELİ
Anaların Diliyim
Talihsiz bir olaydı demeyin sakın bana
Katliam gibi kaza buna kader diyemem
Göz göre göre kıydı zalimler on bir cana
Hepsi de taze fidan hiç birine kıyamam
Her birisi on sekiz, yirmi bir yaş arası
Erciyes zirvesine kayak için gittiler
Tam da akşam namazı ile yatsı arası
İhmalkârlık yüzünden canı teslim ettiler
Bu nasıl bir vicdandır bu nasıl bir insanlık
Ne muayenesi tam ne araçta zincir var
Hangi kitapta yazar böylesine düşmanlık
İnsan canı üstünden sağlanır mı böyle kâr
Balatalar ısındı koptu yolda frenler
Tazecik onca fidan caddelere savruldu
Anaların içinde volkan oldu sirenler
Evlat acısı ile ciğerleri kavruldu
İnanmak istemiyor anaların yüreği
Aç gözlerini kuzum diye feryat ediyor
Yıkılmış ya bir kere evinin can direği
Canından kopan canla kara yere gidiyor
Anaların mahşeri bunun başka adı yok
Hangi lisanda sorsan eksik kalır heceler
Ömür boyu sürecek yaşanılan ani şok
Bitmedi bitmeyecek kâbus dolu geceler
Her akşam aynı tablo her akşam aynı hüzün
Solan on bir fidanın yeri hiç dolmayacak
Feryatlar yükselecek ardından her bir sözün
Mevsim artık karakış baharlar olmayacak
SAMYELİ der elçiye zeval olmaz hakim bey
Yürekleri kor olan anaların diliyim
Elini sol göğsünün üzerine sağlam koy
Dindir bu acıları sana kurban olayım
Güldür bu anaları biraz huzur bulayım
S. SAMYELİ
Oğul
Ömrümün baharı gonca gülümdün
Kırdılar dalımı kırdılar oğul
Ben garip bir kervan sen de çölümdün
Tozu dumanıma kardılar oğul
Gonca gülüm soldun taze çağında
Bıraktın ananı hazan bağında
Ömür tüketirim efkar dağında
Feryatlarım arşı sardılar oğul
Dört mevsimim hazan bitmiyor kışım
Çatlıyor şakağım zonkluyor başım
Sabra mecal yoktur sızlıyor dişim
Bitmeyen eleme kardılar oğul
Ellere köy olsan bana şehirdin
İçimde çağlayan billur nehirdin
Tanrıdan bahşolan büyük mehirdin
Hikmetini kuldan surdular oğul
Şu yalan dünyada sendin menzilim
Kaybettim yolumu söndü kandilim
Gözüme nikâhlı artık mendilim
Eller darağacım kurdular oğul
Azrail şerbeti kar ile sundu
Erciyes yolları kana ile yundu
On bir körpe kuzu tabuta kondu
Beni can evimden vurdular oğul
Yokluğun ızdırap sanma yaşarım
Azgın Fırat gibi her gün taşarım
Nasıl ölmedim ben hala şaşarım
Ölmeden salâ mı verdiler oğul
Samyelinin bağrı yanıktır bu gün
Evlat acısına tanıktır bu gün
Vicdan mahkemesi sanıktır bu gün
Yarama merhemi sürdüler oğul.
S. SAMYELİ
Mavilerim Soluyor
Ufuklar kadar mavi olsa bile gözlerim
Gönlümün ecesini görüp vurulamadım
Leblerimde pas tuttu inci gibi sözlerim
Bir Leyla'nın gönlüne girip kurulamadım
Nice güzeller geldi geçti gönül kapımdan
Hiç birinde eser yok ruhumda ki yapımdan
Kimi altın, pırlanta kimi pay der tapumdan
Sünneti seniyyeyi verip sorulamadım
Gözlerimin mavisi kederlerde kayboldu
Ömrüm boş yere geçti hayallerim zay oldu
Aşka hasret bedenim günahlara pay oldu
Nefis denen düşmanı yerip yorulamadım
Oysa mavi, gönlümün göze vuran haliydi
Sevdama köle olmak ömrümün hayaliydi
Kader oyun oynuyor her halinden belliydi
Buldum ama Leyla'yı varıp sarılamadım
Öyle bir Leyla'ydı ki huyu meleklere denk
Kaşı , gözü,endamı her birisi ayrı renk
Dedi; aşka gücüm yok kaderle aramda cenk
Boyun büktüm sözüne kırıp darılamadım
Alsaydı eğer beni gönül denen köşküne
Asırlar geçse bile doyamazdım meşkine
Böyle mahsun kalmazdım dönmezdim ki düşküne
Mecnun olsam Leylam'a erip yâr olamadım
Denizler kadar mavi olsa da neye yarar
Gözlerimden döktüğüm yaşlar ömrüme zarar
Sevdasız geçsin ömrüm budur artık son karar
Sevenler ordusuna girip yer bulamadım
S. SAMYELİ
Seyrü Sefer
Hazırlan haydi gönlüm sefere çıkıyoruz
Elbette kendimize bir vatan bulacagız
Unuttuk tüm geçmişi tabuyu yıkıyoruz
Bundan böyle aşk için sır tutan olacagız
Bizi yaratan Tanrım sevgi kutsaldır demiş
Kaburgamın altında sana bundan yer vermiş
Üç tek harfin içine umulmadık sır sarmış
Gerekirse aşk için birlikte solacagız
Gözlerini dört açıp etrafına iyi bak
Eğer aşk'ı görürsen çaktırmadan ışık yak
İster bir çakmak kullan ister isen kibrik çak
Gerekli kararları birlikte alacagız
Sen işaret ver yeter ben peşinden gelirim
Hislerim kuvvetlidir iyi kötü bilirim
Parolamız bu olsun koyun gibi melerim
Meler isem anlaki burada kalacagız
Aynı hatayı sakın bir daha tekrar etme
Riyâr bu diyorsam bırak peşinden gitme
İkimizi birlikte kör kuyulara itme
Yoksa ikimiz birden vakitsiz ölecegiz
S. SAMYELİ
Ananız Aşık Çocuklar
Havaya suya derken cemre düştü gönlüme
Kınamayın evladım ananız aşık oldu
Sanki ömür eklendi geri kalan ömrüme
Kınamayın evladım ananız aşık oldu
Hangi gündü sormayın ya bugündü ya dündü
Kesildi dizde derman gözümün feri söndü
Aşka aşık gönlümün bir anda başı döndü
Kınamayın evladım ananız aşık oldu
Henüz kırk beş yaşında Adı ise Hakkı'ymış
Aylardır yüreğinde benim adım saklıymış
Aşkın yaşı yok diyen vallahi de haklıymış
Kınamayın evladım ananız aşık oldu
Gözlerime bakınca öyle masum duruyor
Ak düşmüş saçlarımı elleriyle tarıyor
Gelecek için bize küçük bir ev kuruyor
Kınamayın evladım ananız aşık oldu
Bir demet çiçek ile yarın bize gelecek
Benim için ağlayıp benim için gülecek
Kırk yıl sonra benim de bir tek taşım olacak
Kınamayın evladım ananız aşık oldu
Aşık olsam bile ben atamam ki sizleri
Siz olmadan söner mi yüreğimin közleri
Haydi evet deyin de mesut edin bizleri
Kınamayın evladım ananız aşık oldu
S. SAMYELİ
Var Git Yoluna
Demeki çok sevdim seni maralım
Sen benim bahtımla yarışamazsın
Var git sen yoluna gönlü yaralım
Sen benim bahtımla karışamazsın
Anamdan doğalı kara kaderim
Ne tasam tükenir ne de kederim
Yine de halime şükür ederim
Sen benim bahtımla vuruşamazsın
Ne arzum var benim ne de dileğim
Ekmek kavgasında döner bileğim
Boş yere bekleme gelmez ulagım
Sen benim bahtımla görüşemezsin
Kudret kalemiyle yazılmış yazım
Boynuma nikahlı bitmeyen sızım
Tek tesellim benim üç körpe kuzum
Sen benim bahtımla erişemezsin
SAMYELİ'yim lâkin esmem dağlarda
Yük olmam kimseye gezmem bağlarda
Ölüler de benim kalan sağlar da
Sen benim bahtımla barışamazsın.
S. SAMYELİ
Göçüyorum Gönlünde
Kalp dört odalı derler her odanda biri var
Yalan dolu sözlerin yüreğinde kiri var
Zannetme içerimde sevdanın bir yeri var
Zikri ayar eyledim göçüyorum gönlünden
Riya ile işim yok ayıbı yüze vurmam
Gıyabında laf edip ellere soru sormam
Yıkılmışsa güvenim bağlasan yine durmam
Hatrı viran eyledim göçüyorum gönlünden
Mevsim hazana erdi vakit yaprak dökümü
Dökülse de yapraklar çürütemez kökümü
Kervanım yola çıktı yüklemişim yükümü
Fikri karar eyledim göçüyorum gönlünden
Rabbe ayan hallerim olmaz yarından kaygım
Eller beni bağlamaz önce kendime saygım
Mantık atağa geçti esirdir artık duygum
Terki diyar eyledim göçüyorum gönlünden
S. SAMYELİ
Namus Elden Gidiyor
Neler oluyor bize nereye bu gidişler
Vicdanınız var ise bu işe bir dur deyin
Namusa göz dikiyor yalan taktir edişler
İsretseniz bu işe sizde cilve kur deyin
Kiminin yaşı on dört, kiminin yaşı on beş
Sosyal medya içinde birde gurup kurmuşlar
Sana ne ki bunlardan demeyin sakın kardeş
Kırk yıllık manken gibi poz verip de durmuşlar
Masada boş şişeler ellerinde siğara
Hepisi çırılçıplak ar, haya dan haber yok
Yapışmışlar dudaga benziyorlar sığıra
Mahrem bölgelerinde el kadar bir siper yok
Daha on üç yaşında göğüsleri çıkmadan
Lezbiyenim ben diye sayfaya resim asmış
Atmış yaşında gavat kılıgına bakmadan
Muhteşemsin sen demiş beğen tuşuna basmış
Ey andropoz hastası acil vakhalık sefil
Alkış tutuğun bu kız senin kızın olsaydı
Yaptığı davranışa olurmuydun ki kefil
Demezmiydin; Yarabbim doğduğu gün ölseydi
Bu kızlar sizin, benim, yurdumun kuzuları
Demeyin sakın bana karışma sen sana ne
Her atanın bağrında aynıdır sızıları
Nasıl derim; kızım yok aman boş ver bana ne
Birlikten kuvvet doğar duyarlı olmak gerek
Şikayet edin nolur kapansın bu sayfalar
Yıkılmasın toplumda namus denilen direk
Kurulan tuzaklarda yok olacak tayfalar
Uyan ey Türk gençliği senin özün bu değil
Kanı bozuk değil ki senin atalarının
Avrupa gençliğine sakın verme gel meğil
Bir gün dönüşü olmaz yaptığın hataların
S. SAMYELİ